Her yıl iş hayatına atılmaya hazırlanan çok sayıda genç, Bilge Adam Kariyer Danışmanlık Merkezi'nde görevli uzmanlara genellikle benzer sorularla başvuruyor. Aslında Bilge Adam'da eğitim alsın almasın, MCSE ya da MCSD gibi sertifikalar hakkında birçok soru işaretine sahip olan gençlerin merak ettiği çok temel bir konu var. Artık günümüzde konuyla ilgili hemen herkes Microsoft Sistem Uzmanı (MCSE) sertifikasının değeri hakkında bilgi sahibi olmasına karşın iş hayatında bu sertifikaya sahip olanların kendilerini nasıl konumlayabileceklerini merak ediyor. Bilge Adam Kariyer Danışmanlık Merkezi uzmanları zaman zaman yaptığı seminerler ve özel görüşmelerle bu konuda ayrıntılı bilgiler sunsa da burada konuya ana hatlarıyla değinmek isteriz.
Öncelikle MCSE sertifikasının hangi unvanlar çerçevesinde iş bulmayı kolaylaştırabileceğine bir göz atalım: MCSE sertifikasyon eğitimini alan katılımcılar, Bilge Adam’da iki ay süren bitirme projesini de başarıyla tamamladıktan sonra, kariyerlerini, Bilgisayar Sistem Analisti, Teknik Destek Uzmanı, Teknik Destek Yöneticisi, Sistem Yöneticisi, Bilgi İşlem Yöneticisi ve Proje Yöneticisi gibi çeşitli unvanlarla sürdürebilmektedir.
Dünyaca ünlü iş dergisi Forbes’in 2013’te yaptığı bir araştırmaya göre "Yılın En Çok Tercih Edilen 10 Mesleği" arasında yer alan Bilgisayar Sistem Analisti ile Sistem ve Ağ Yöneticisi iş pozisyonlarına olan talep düzenli olarak artmaktadır.
Veri merkeziyle kullanıcılar arasında iletişimi sağlayan ve adeta bir teknoloji proje yöneticisi gibi çalışan Sistem Analisti, bir başka önemli Amerikan dergisi tarafından da dördüncü sırada değerlendiriliyor. Bu pozisyonda ortalama yıllık maaşlar yaklaşık 79 bin dolar düzeyinde gerçekleşiyor. Bu konuda yeterli birikimi ve çabası olanlar için nihai hedef olabilecek CIO pozisyonunda üst yönetici rakamları ise büyük kurumlarda, 120 – 130 bin dolarlar seviyesine erişebiliyor.
Kuşkusuz günümüz gerçeklerinden haberli her genç bu bilgilere internet ortamından erişebilir, biraz da iç pazardaki durum hakkında bir değerlendirme yapalım.
GENÇLER NASIL BİR İŞ PAZARINDA MÜCADE EDİYOR?
Hemen hepimiz üniversite bitirir bitirmez kendimize uygun bir iş bulmanın yoğun baskısını hissettik. Bu genç nüfusun yüksek oranda olduğu bir ülkede maalesef değişmez bir kural, aynı zaman bir genç için kendini kanıtlama yolunda ciddi bir serüvendir. Bugün ülke gerçekleri ve dünyada yaşanan kriz özellikle üniversite mezunu işsiz sayısında ciddi bir artışa neden olmakta, OECD başta olmak üzere tüm ülkelerde buna karşı çeşitli çareler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle gençler ve ebeveynleri en doğru eğitim tercihlerini yapmaya çalışmakta ancak üniversite sonrası destek de zorunlu hale gelmektedir. Gelişmiş OECD ülkelerinde bile yüzde 12’ler seviyesinde olan genç işsiz oranı ülkemizde TÜİK verilerine göre 15-24 yaş arası grupta yüzde 17’yi aşmaktadır.
Türkiye'de eğitimin dinamiklerinde yaşanan bazı değişimler de üniversite mezunu sayısını giderek artırmaktadır.
- 2000'de 73 olan üniversite ve diğer yükseköğretim kurumu sayısı, özellikle son yıllardaki patlama ile 186'ya ulaştı; neredeyse üniversite olmayan il kalmadı.
- 1999-2000 öğretim yılında 1.5 milyon olan yüksek öğrenim öğrenci sayısı 2011-2012'de 4.4 milyona yükseldi.
- Toplam iş gücünün yüzde 15.8 artışla 26.4 milyona çıktığı bu dönemde üniversiteli iş gücü yüzde 120 artışla 4.5 milyona ulaştı; üniversite diplomalı işsiz sayısı ise yüzde 227 artışla 500 bine yaklaştı.
Özellikle de bazı meslek gruplarında işsizlik ciddi bir endişe kaynağı olabilmektedir. Her 5 işsizden birinin üniversite diplomalı olması, Türkiye’nin eğitim kaynaklarında da israfa yol açıyor. Üniversiteli diplomalı işsizlerin büyük bölümünü, iş ve yönetimle ilgili bölümleri bitirenler (164 bin işsiz) oluşturuyor. Onu öğretmenlik ve eğitim bilimleri (24 bin) mezunları ile mühendisler (45 bin) izliyor. Aynı şekilde mimarlık ve inşaat mezunu işsiz 18 bin genç de kariyer arayışlarını sürdürüyor...
Bu arada fizik mezunu 17 bin, matematik ve istatistik mezunu olarak ise 5 bin işsiz bulunuyor. Oysa tüm bu eğitim dalları iyi yönlendirme ve gelişen bilişim pazarına uygun sertifikasyon programlarıyla desteklenmesi durumunda, eğitim görmüş bu kesimin, sektörde yaşanan nitelikli işgücü açığını karşılaması mümkündür.
Peki böyle bir ortamda bilişim sektöründeki gelişmeler gençlere ne vaat edebilir? Aslında çok şey... Çünkü ekonomilerin dijital ortama taşındığı bir çağda gerek sistem uzmanlarına gerek yazılım geliştirenlere öyle çok ihtiyaç var ki!... Üstelik sadece çalışan olarak değil girişimci olarak da... İşe bu noktadan bakarsak manzara o kadar da kötü değil.
MÜCADELE ETMEYE DEĞECEK GELİŞMELER
Ülkemizin bilişim alanındaki en eski ve saygın STK'larından biri olan Türkiye Bilişim Derneği, 2011 Bilişim Kurultayı’nın değerlendirme raporunda “… Bilişim sektörüne her yıl, 6 bini bilgisayar mühendisi olmak üzere, 15 bin yeni mezun katılmaktadır. Bu sayı 20 bini nitelikli ara elemanı olmak üzere kademeli olarak 40 bin kişiye çıkarılmalıdır” ifadesine yer veriyor. Bu ifade, ekonomik bir gerçeğin tespiti olduğu kadar gençlerin bu mesleğe ilgi göstermesinin de temel nedeni pazarda gerçekten nitelikli IT uzmanına olan yoğun taleptir.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin bilişim okuryazarlığında ve ekonominin dijitalleşmesinde hızlı yol aldığını ve ekonominin bir bütün olarak bilişimle ilgili mesleklerde yüksek yetkinlik düzeyine sahip çalışanlara giderek daha çok ihtiyaç duyacağını gösteriyor. Bulut ekonomisindeki gelişmeler, Türkiye'nin KOBİ gerçeği ve yönetilen servisler konusunda olası girişimler bu alanda her geçen gün daha fazla istihdamı da bir zorunluluk haline getirecektir. Biz yine konuya sertifikalar açısından bakmaya devam edelim.
Özellikle MCSE eğitimleri meslek veya mevcut işini değiştirmek isteyen kişilere sunduğu önemli bir avantaj sunuyor. Bugün bir IT uzmanı olabilmek için üniversitelerin sadece Bilgisayar Mühendisliği veya Yazılım Mühendisliği bölümlerini bitirmiş olmak gerekmiyor. Ayrıca üniversitelerimizin fizik, matematik ve istatistik gibi iş bulma olanağı zayıf bölümlerinden mezun olanların MCSE gibi bir sertifikasyon programında başarılı olma şansları ve yeni bir meslekle pazara uyum sağlamaları olasılığı son derece yüksektir. Microsoft Sertifikalı Sistem Yöneticisi eğitim programı geniş bir ilgi sahası ve mesleki açılım sunduğu için farklı sektörlerde çalışıp da işinden memnun olmayan bireyler de bu eğitimleri alarak yepyeni bir yaşama geçiş yapabilir ve henüz gelişen bir pazarda kariyerlerine istedikleri şekilde yön verebilirler.
Bugün Bilge Adam ISO-500 şirketleri başta olmak üzere ekonominin önde gelen birçok kurumuna da gerek nitelikli IT uzmanı ve danışmanı tedarik eden, gerekse dış kaynaklı IT çözümleriyle destek veren konumuyla bu alandaki talebi yakından gözlemliyor. Bu nedenle kurumlarda nitelikli ve konuya hakim IT çalışanlarına olan ihtiyacın her geçen gün arttığını söyleyebiliriz. Ancak ekonominin farklı segmentlerinde yaşanan gelişmeler de bilişim uzmanlarına iş fırsatları sunuyor. Örneğin, Anadolu'nun gelişmekte olan farklı kentlerinde ihracata odaklı çalışan KOBİ'ler...
DÜNYAYA AÇILAN KOBİLER
Finans sektörü başta olmak üzere ekonominin önde gelen sektörlerinde teknoloji yatırımları devam ederken, buzdağının görünmeyen yüzü KOBİ’ler, kariyerini IT alanında yapmak isteyen birçok kişi için önemli bir potansiyel oluşturuyor.
2011 yılında ihracatın yüzde 59,6’sını gerçekleştiren küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) teknoloji kullanımı açısından henüz yeterli seviyede olmadığı bilinmektedir. Buna karşılık Türkiye ekonomisi içinde KOBİ’lerin toplam girişim sayısının yüzde 99,9’unu, istihdamın yüzde 77,8’ini, maaş ve ücretlerin yüzde 51,5’ini, toplam cironun yüzde 64,8’ini ve faktör maliyetiyle katma değerin yüzde 55,5’ini oluşturduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenle son yıllarda KOBİ’lere yapılan teşvik ve destekler kesintisiz olarak devam ediyor. Örneğin, 2012 yılında 26 bin KOBİ’ye 293 milyon TL kaynak aktarılırken 2013 yılında KOBİ’lere 300 milyon lira destek ödemesi yapılması karara bağlandı. Tüm bu destek ve teşvikler, yeni pazarlara ulaşma çabasında olan KOBİ’lerin kurumsallaşma, pazarlama ve teknoloji amaçlı yatırımlarını canlandırmayı hedefliyor.
KOBİ’ler ekonomideki ağırlıklarına rağmen teknoloji yatırımlarına açık ve bu özellikleriyle henüz yolun başında olan işletmelerdir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de KOBİ’lerin yüzde 90’ı bünyelerinde bir IT çalışanı bulundurmuyor. Sunucu kullanan KOBİ oranı ise yüzde 1-2 düzeyinde olduğu biliniyor.
Buna rağmen, KOBİ’ler arasında özellikle dış pazarlara açık çalışan ve büyüme eğiliminde olan işletmeler, IT alanında mesleğe yeni başlayanlar için iyi bir kariyer başlangıcı sağlama potansiyeline sahip görünüyor. Bazen çok büyük bir şirkette birçok uzmandan biri olarak işe başlamak yerine orta ölçekli ama rekabetçi bir şirkette yeterince bilgili bir “tek adam” olmanın da kariyer açısından ciddi avantajları olabilir.
KAMU PROJELERİNDE DE ARTIŞ YAŞANIYOR
Sadece özel sektörün değil devletin de kendi bilişim altyapılarına ciddi boyutlarda yatırım yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Son 10 yıllık süre zarfında kamuda bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırımlar dört katına çıkarak geçen yıl 2 milyar TL’ye ulaştı. Örneğin, Fatih Projesi gibi süregiden dev kamu bilişim projelerinin arka planında sistem yönetimi vb. ihtiyaçlar nedeniyle ciddi iş imkanlarının ortaya çıkması söz konusudur.
Örneğin, okulların bilgisayarlaşmasına yönelik süren çalışmalardan biri olan Fatih Projesi kapsamında alınacak 347 bin 367 "akıllı tahta", 13 bin 645 A3 yazıcı ve 28 bin 351 A4 yazıcı ihalesi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nda yapıldı. Bu nedenle yakın gelecekte hemen her kamu hizmeti veren kurumda büyük ölçekli projelerin hayata geçmesiyle birlikte teknik insanlara olan ihtiiyaç daha da artacaktır. Tüm devlet altyapısı bir kez dijitalleştiğinde üzerine kurulan her yeni teknoloji yönetim, bakım ve destek ihtiyaçlarını da gündeme getirecektir.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin bilişim okuryazarlığında ve ekonominin dijitalleşmesinde hızlı yol aldığını ve ekonominin bir bütün olarak bilişimle ilgili mesleklerde yüksek yetkinlik düzeyine sahip çalışanlara giderek daha çok ihtiyaç duyacağını gösteriyor. Bu açıdan üniversite mezunlarının, yazılım gibi kişiye çeşitli yönlerde gelişme ve diğerlerinden farklılaşma imkanı sunan fırsatları değerlendirmesi doğru olacaktır.
BULUT EKONOMİSİ SİZİ BEKLİYOR
Bilişim sektöründe büyüme tüm dünyada tek haneli rakamlarda gerçekleşirken Bulut ortamından sunulan servisler ise çift haneli rakamlarla büyüyor. İnternet üzerinden sunulan yazılım servislerinin (SaaS) 2012’de yüzde 17,9 oranında büyüyerek 14,5 milyar dolarlık bir pazar hacmi oluşturduğu tahmin ediliyor. Gartner’ın öngörüsüne göre önümüzdeki 3 yıl sonunda pazar 22 milyar dolarlık bir hacme ulaşmış olacak. Bulut ekonomisi denildiğinde sadece Google ve Microsoft gibi devlerin sunduğu web servislerinin ötesine bakmakta fayda var.
Genellikle internet servis sağlayıcı olarak faaliyete geçen yüzlerce şirketin Batı'da ve Türkiye'de yavaş yavaş bireylere ve kurumlara farklı web uygulamaları sunan işletmelere dönüştüğünü görüyoruz. İnternet üzerinden yazılım web servisleri sunan şirketler gibi platform hizmeti sunan (PaaS) ve hatta altyapı hizmeti sunan (IaaS) şirketlerin ortaya çıkması, iş dünyasında oyunun kurallarını da değiştirmeye başladı.
Nasıl ki, bilişim firmaları önceleri sadece donanım satarken daha sonra entegratör olarak devreye girdiler ve katma değerli çözümlere yöneldiler. Bunun bir benzeri internet dünyasında da yaşanıyor. Kurumlar kendi olağanüstü durum senaryolarını bu servisler üzerinden hayata geçirebilirken, Büyük Veri (Big Data) gibi kavramlar, kurumsal veri altyapılarının bir bacağının da internet üzerinden yönetimini zorunlu kılıyor. Yönetilen Web Hizmetleri (Managed Web Services) bugün özellikle bilgi işlem altyapısı konusunda KOBİ tarzı firmalara teknolojiye uyum sağlama avantajı tanırken, internet ortamındaki işlerin bu şekilde derinleşmesi sertifikalı ve konuya hakim uzmanlara olan ihtiyacı da inanılmaz şekilde artırıyor.
Dolayısıyla sertifikalı uzman olmak kişilere bir veri merkezinde yönetim, bakım ve destek ihtiyaçlarının çok ötesinde yepyeni açılımlar sunuyor. Bireysel girişimler ağırlıklı bir ekonomide böyle bir uzmanlığa sahip olmak, zaman içinde kişiye profesyonel olarak yönetim basamaklarında ilerleme olanağı vermesinin yanı sıra kendi işini kurmasına kadar giden güçlü bir kariyer patikasında yol alma anlamına geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder