20 Eylül 2013 Cuma

Bulut: Üç Yılda Yedi Milyon Yeni İş!

Bulut bilişim platformlarındaki gelişmeler ve web servisleri, günün moda kavramları olmakla birlikte henüz olgunlaşma aşamasından geçiyorlar. Şirketlerin öncelikli hedefleri, doğal olarak rekabette öne çıkmak ve büyümek için gerekli yatırımları yapmaktır. Bu noktada şirketler, müşterileri, işortaklarını ve kullanıcıları kapsayan kendi ilişkiler ağı bütünü içinde web ve mobil servislere yatırımlarını sürdürürken, güvenlik, sürdürülebilirlik ve işlevsellik açısından bulut platformlara temkinli yaklaşmayı tercih ediyor. Ancak geleceğin bulut platformlarında olduğu da açık bir gerçekliktir. Bu gerçek elindeki yönetim ve denetim yetkisini başkalarına devretme konusunda haklı endişeler yaşayan sistem yöneticilerini de düşünmeye yöneltiyor. 


Bulut ekonomisinin işlere nasıl yansıyacağı konusunda blog yazıları yazan uzmanlardan Mary Branscombe, bu konuda sistem yöneticilerini soğukkanlı olmaya davet ediyor.
Trainsignal’da 26 Haziran’da yayınlanan makalesinde sistem yöneticilere bulut ekonomisinde çok daha fazla iş düşeceğini söyleyen Branscombe, kuşkusuz e-posta ve CRM gibi uygulamalar için şirket içinde daha az donanım ihtiyacı olacağını ancak adminlerin bu kez şirketteki altyapıyla bulutu entegre etmek gibi ciddi bir iş yükünün olabileceğine dikkat çekiyor.
Bulut Şimdiden İstihdam Açığı Yarattı
Bulut teknolojilerinin gelişmesi hakkında tahminlerde bulunan IDC bu alandaki gelişmeleri yakından takip eden bir araştırma şirketi olarak ciddi bulgulara sahip görünüyor. Örneğin, kapsamlı araştırmalarından biri, IT konusunda karar verenlerin yüzde 65’inin bulut servislerini kullanma konusunda kararlı olduğuna dikkat çekerken, yanıt verenlerin bir yıl içerisinde kurum düzeyinde bulut hizmetlerine ya entegre olmayı planladıklarını veya yine kurumsal ölçekte tamamen bulut platformlarını kullanmayı düşündüklerini gösteriyor.

IDC’nin küresel ölçekteki bulut öngörülerine göre bulut ortamında oluşturulan veya buluta uyarlanan profesyonel hizmetlerin hacmi 2016 yılına kadar yüzde 29,2 artışla 20 milyar dolara ulaşacak. Bu aynı zamanda yeni iş fırsatlarının da çoğalması anlamına geliyor. Sadece 2011 yılında bulut ekonomisinin 1,5 milyon yeni iş yarattığını saptayan IDC, 2015 yılına kadar bulut hizmetlerine bağlı olarak dünya çapında 7 milyon yeni işin gündeme geleceğini söylüyor. Bu işlerin sadece 2,7 milyonluk bölümü ABD ve Kanada’da gerçekleşecek. 
ABD’nin istihdamla ilgili resmi kurumlarının tahmini bu ülkede yaratılacak yeni işlerin 2020’ye kadar yüzde 1-3 seviyesinde artış göstereceği yolundayken bu artışın da yüzde 2,5’luk bir oranı sistem yöneticiliği gibi pozisyonlarda olacak.

Sertifikayı Şart Koşuyorlar
Kanada, Doğu Avrupa ve Orta Doğu, Asya Pasifik ülkelerinde bulut servislerinde canlılığın, özel bulut (Private Cloud) tarafında yaşanması beklenirken  bu da kurumların uygulamalarını ve altyapılarını daha hızlı bir şekilde web ortamına taşıyacağını gösteriyor.



Bunun işe yansıması ise bugünden gözlemlenebiliyor. 2012 yılında ortaya çıkan bulut bağlantılı 1,7 milyon yeni iş, şirketlerin nitelikli insan kaynağı bulmasını zorlaştırmaya başladı. Bunun bir nedeni de bu işe aday kişilerin gerekli deneyim ve eğitime sahip olmamaları olarak açıklanıyor. Özellikle sertifikası olmayan çalışanlar iş dünyası için bir sorun oluşturuyor. 
CompTIA’nın yaptığı bir araştırma 2011 yılında bu alanda işe alımları yöneten insan kaynakları yöneticilerinin yüzde  89’unun, başvuranların bilgi ve uzmanlıklarını doğrulamak amacıyla işe başvurularda sertifika zorunluluğu getirdiklerini gösteriyor. Bu yöneticilerin yüzde 84’ü, sertifikaları, kişinin iş hedeflerini tam olarak anlaması ve yerine getirmesinin bir tür garantisi olarak görüyor. Eğitim müfredatı yenilenen MCSE gibi sertifikalar kişinin bulut teknolojilerine yakınlığını ve bilgisini de açıkça gösterdiği için tercih ediliyor.

Ücretler Ortalamanın Üstünde
Pekiyi, sertifika sahibi olmak sizi bulut yetkinliklerine sahip bir uzman olarak işinizde farklılık yaratabileceğinizin bir garantisi olabilir mi? Daha yüksek ücret alabilir misiniz? Makalenin yazarı Mary Branscombe bu konuda sözü yetkili bir kişiye bırakıyor. Microsoft Learning Direktörü Ken Rosen, TechEd konferansında basına yaptığı bir konuşmada şunları söylüyor:
“Veri merkezlerindeki standart işler için önerilen ücretlere baktığınızda farkı görebilirsiniz. Bulut yetkinlikleriyle desteklenen MCSE sertifikasyonu gerektiren bulut pozisyonları, iş zekası, veritabanı yönetimi ve uygulama geliştirme gibi diğer yüksek ücretli pozisyonlarla hemen hemen aynı skalada yer almaya başladı ve bu trend devam edecek.”
Kaynak: TrainSignal Blog - Mary Branscombe http://goo.gl/SEN5Iz

Not: Bilge Adam’ın MCSE eğitimleri hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen bakınız. http://bireysel.bilgeadam.com/bireysel/egitim-programlarimiz/sistem-ve-ag-uzmanligi

Eğitimin kapsamlı içeriğini buradan indirebilirsiniz:
  

1 Ağustos 2013 Perşembe

Bilişim Sektöründe Ücretler Yetkinliğe Bağlı Olarak Artış Gösteriyor

Sertifika Eğitimleri
Yeni yetkinikler maaşa yansıyor
Bilişim alanında çalışanlar arasında gerçekleştirilen araştırmalara göre iyi bir eğitim almış ve sertifikalara sahip olmak, daha iyi çalışma koşulları anlamına geliyor. Geçtiğimiz aylarda kapsamlı bir BT Yetkinlikleri ve Ücret Araştırması yayınlayan eğitim kurumlarından Global Knowledge, iş dünyasından 12 bin Amerikalı profesyonel yöneticiye sorular yöneltti. Bu araştırma ABD’deki iş koşullarında ve ekonomide yavaş da olsa bir iyileşmeye işaret eden bulgular içeriyor.
Örneğin, araştırmaya yanıt verenlerin yüzde 65’i maaşlarında bir önceki yıla oranla daha fazla artış olduğunu ifade ederken, 2010 yılında aynı araştırmaya yanıt verenler içinde ücret artışı alanların oranı yüzde 43 düzeyindeydi. Bu yıl araştırmaya yanıt verenlerin yaklaşık yarısı ayrıca ikramiye aldıklarını da ifade ediyor.
İşinden memnun olma kısmında ise araştırmaya yanıt verenlerin yüzde 58’i, kendi işleri için “memnunum” veya “çok memnunum” açıklamasında bulundu. İki yıl önce bu oran yüzde 40’lar seviyesindeydi. Büyük krizin etkilerinin dağılmasıyla birlikte iş koşullarının da iyileşmeye başladığı anlaşılıyor. Katılımcıların yüzde 80’i, geçen yıl, bilgi teknolojisi (BT) bazlı veya iş odaklı yeni projelere başladıklarını veya tamamladıklarını söylüyor.  Yanıt verenlerin yüzde 88’i ise seneyi büyümeyle kapatmasından hoşnut görünüyor. Dahası yanıt verenlerin yarıdan fazlası (yüzde 53), kendi işletmelerinde işlerin iyiye gittiğini (yüzde 39) veya iyi durumda olduğunu (yüzde 14) ifade etti.
Bu arada maaşı artanların yüzde 75’inin yetkinliklerinde veya sorumluluklarında da artışlar olduğu görülürken bu kesim yüzde 1 ila 5 ücret artışı elde ettiği anlaşılıyor... Özellikle yeni yetkinliklerin maaş artışına etkisinin çok büyük olduğunu bu araştırma ortaya koydu. Özellikle son 12 ayda bir sertifikasyon eğitimi alanların daha çok ifade ettiği gibi yetkinlik artışı gösterenlerin maaşlarında yüzde 11 gibi genel ortalamanın iki katı bir gelir artışı olduğu anlaşılıyor.Global Knowledge'ın 10 Eylül ve 19 Ekim 2012 tarihleri arasında gerçekleştirdiği araştırmaya yanıt veren profesyonellerin çoğu ücret artışlarında iyi bir eğitimin ve sertifika sahibi olmanın büyük payı olduğuna inanıyor.
Üstteki rakamlar katılımcıların yüzdesini göstermektedir... 

Özgün araştırmaya bu bağlantıdan erişebilirsiniz. 

26 Temmuz 2013 Cuma

MCSE Sertifikası ile Hangi Rotada İlerleyeceğinize Karar Verdiniz mi?

Her yıl iş hayatına atılmaya hazırlanan çok sayıda genç, Bilge Adam Kariyer Danışmanlık Merkezi'nde görevli uzmanlara genellikle benzer sorularla başvuruyor. Aslında Bilge Adam'da eğitim alsın almasın, MCSE ya da MCSD gibi sertifikalar hakkında birçok soru işaretine sahip olan gençlerin merak ettiği çok temel bir konu var. Artık günümüzde konuyla ilgili hemen herkes Microsoft Sistem Uzmanı (MCSE) sertifikasının değeri hakkında bilgi sahibi olmasına karşın iş hayatında bu sertifikaya sahip olanların kendilerini nasıl konumlayabileceklerini merak ediyor. Bilge Adam Kariyer Danışmanlık Merkezi uzmanları zaman zaman yaptığı seminerler ve özel görüşmelerle bu konuda ayrıntılı bilgiler sunsa da burada konuya ana hatlarıyla değinmek isteriz.

Öncelikle MCSE sertifikasının hangi unvanlar çerçevesinde iş bulmayı kolaylaştırabileceğine bir göz atalım: MCSE sertifikasyon eğitimini alan katılımcılar, Bilge Adam’da iki ay süren bitirme projesini de başarıyla tamamladıktan sonra, kariyerlerini, Bilgisayar Sistem Analisti, Teknik Destek Uzmanı, Teknik Destek Yöneticisi, Sistem Yöneticisi, Bilgi İşlem Yöneticisi ve Proje Yöneticisi gibi çeşitli unvanlarla sürdürebilmektedir.


Şunu daima aklımızda tutalım ki, bu pozisyonların tümü bütün dünyada geçerli mesleklerdir. Bu unvanların maddi getirileri hakkında yapılacak küçük bir araştırma, dünyada çok az sayıda işin bu meslekler kadar avantajlı olduğunu gösterecektir. Sertifikanın uluslararası niteliği nedeniyle örneğimizi dünya genelinde vermemiz de anlamlı olacaktır. Ülke ölçeklerine göre rakamlar değişmekle birlikte yine de bu görevler, ülkemizde de diğer meslek gruplarına oranla prestijli ve getirisi yüksek işler sınıfında yer almaktadır.

Dünyaca ünlü iş dergisi Forbes’in 2013’te yaptığı bir araştırmaya göre "Yılın En Çok Tercih Edilen 10 Mesleği" arasında yer alan Bilgisayar Sistem Analisti ile Sistem ve Ağ Yöneticisi iş pozisyonlarına olan talep düzenli olarak artmaktadır.

Veri merkeziyle kullanıcılar arasında iletişimi sağlayan ve adeta bir teknoloji proje yöneticisi gibi çalışan Sistem Analisti, bir başka önemli Amerikan dergisi tarafından da dördüncü sırada değerlendiriliyor. Bu pozisyonda ortalama yıllık maaşlar yaklaşık 79 bin dolar düzeyinde gerçekleşiyor. Bu konuda yeterli birikimi ve çabası olanlar için nihai hedef olabilecek CIO pozisyonunda üst yönetici rakamları ise büyük kurumlarda, 120 – 130 bin dolarlar seviyesine erişebiliyor.

Kuşkusuz günümüz gerçeklerinden haberli her genç bu bilgilere internet ortamından erişebilir, biraz da iç pazardaki durum hakkında bir değerlendirme yapalım.


GENÇLER NASIL BİR İŞ PAZARINDA MÜCADE EDİYOR?
Hemen hepimiz üniversite bitirir bitirmez kendimize uygun bir iş bulmanın yoğun baskısını hissettik. Bu genç nüfusun yüksek oranda olduğu bir ülkede maalesef değişmez bir kural, aynı zaman bir genç için kendini kanıtlama yolunda ciddi bir serüvendir. Bugün ülke gerçekleri ve dünyada yaşanan kriz özellikle üniversite mezunu işsiz sayısında ciddi bir artışa neden olmakta, OECD başta olmak üzere tüm ülkelerde buna karşı çeşitli çareler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle gençler ve ebeveynleri en doğru eğitim tercihlerini yapmaya çalışmakta ancak üniversite sonrası destek de zorunlu hale gelmektedir. Gelişmiş OECD ülkelerinde bile yüzde 12’ler seviyesinde olan genç işsiz oranı ülkemizde TÜİK verilerine göre 15-24 yaş arası grupta yüzde 17’yi aşmaktadır.

Türkiye'de eğitimin dinamiklerinde yaşanan bazı değişimler de üniversite mezunu sayısını giderek artırmaktadır.
  • 2000'de 73 olan üniversite ve diğer yükseköğretim kurumu sayısı, özellikle son yıllardaki patlama ile 186'ya ulaştı; neredeyse üniversite olmayan il kalmadı.
  • 1999-2000 öğretim yılında 1.5 milyon olan yüksek öğrenim öğrenci sayısı 2011-2012'de 4.4 milyona yükseldi.
  • Toplam iş gücünün yüzde 15.8 artışla 26.4 milyona çıktığı bu dönemde üniversiteli iş gücü yüzde 120 artışla 4.5 milyona ulaştı; üniversite diplomalı işsiz sayısı ise yüzde 227 artışla 500 bine yaklaştı.
Özellikle de bazı meslek gruplarında işsizlik ciddi bir endişe kaynağı olabilmektedir. Her 5 işsizden birinin üniversite diplomalı olması, Türkiye’nin eğitim kaynaklarında da israfa yol açıyor. Üniversiteli diplomalı işsizlerin büyük bölümünü, iş ve yönetimle ilgili bölümleri bitirenler (164 bin işsiz)  oluşturuyor. Onu öğretmenlik ve eğitim bilimleri (24 bin) mezunları ile  mühendisler (45 bin) izliyor. Aynı şekilde mimarlık ve inşaat mezunu işsiz 18 bin genç de kariyer arayışlarını sürdürüyor...

Bu arada fizik mezunu 17 bin, matematik ve istatistik mezunu olarak ise 5 bin işsiz bulunuyor.  Oysa tüm bu eğitim dalları iyi yönlendirme ve gelişen bilişim pazarına uygun sertifikasyon programlarıyla desteklenmesi durumunda, eğitim görmüş bu kesimin, sektörde yaşanan nitelikli işgücü açığını karşılaması mümkündür.

Peki böyle bir ortamda bilişim sektöründeki gelişmeler gençlere ne vaat edebilir? Aslında çok şey... Çünkü ekonomilerin dijital ortama taşındığı bir çağda gerek sistem uzmanlarına gerek yazılım geliştirenlere öyle çok ihtiyaç var ki!... Üstelik sadece çalışan olarak değil girişimci olarak da... İşe bu noktadan bakarsak manzara o kadar da kötü değil.


MÜCADELE ETMEYE DEĞECEK GELİŞMELER
Ülkemizin bilişim alanındaki en eski ve saygın STK'larından biri olan Türkiye Bilişim Derneği, 2011 Bilişim Kurultayı’nın değerlendirme raporunda “… Bilişim sektörüne her yıl, 6 bini bilgisayar mühendisi olmak üzere, 15 bin yeni mezun katılmaktadır. Bu sayı 20 bini nitelikli ara elemanı olmak üzere kademeli olarak 40 bin kişiye çıkarılmalıdır” ifadesine yer veriyor. Bu ifade, ekonomik bir gerçeğin tespiti olduğu kadar gençlerin bu mesleğe ilgi göstermesinin de temel nedeni pazarda gerçekten nitelikli IT uzmanına olan yoğun taleptir.

Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin bilişim okuryazarlığında ve ekonominin dijitalleşmesinde hızlı yol aldığını ve ekonominin bir bütün olarak bilişimle ilgili mesleklerde yüksek yetkinlik düzeyine sahip çalışanlara giderek daha çok ihtiyaç duyacağını gösteriyor. Bulut ekonomisindeki gelişmeler, Türkiye'nin KOBİ gerçeği ve yönetilen servisler konusunda olası girişimler bu alanda her geçen gün daha fazla istihdamı da bir zorunluluk haline getirecektir. Biz yine konuya sertifikalar açısından bakmaya devam edelim.

Özellikle MCSE eğitimleri meslek veya mevcut işini değiştirmek isteyen kişilere sunduğu önemli bir avantaj sunuyor. Bugün bir IT uzmanı olabilmek için üniversitelerin sadece Bilgisayar Mühendisliği veya Yazılım Mühendisliği bölümlerini bitirmiş olmak gerekmiyor. Ayrıca üniversitelerimizin fizik, matematik ve istatistik gibi iş bulma olanağı zayıf bölümlerinden mezun olanların MCSE gibi bir sertifikasyon programında başarılı olma şansları ve yeni bir meslekle pazara uyum sağlamaları olasılığı son derece yüksektir. Microsoft Sertifikalı Sistem Yöneticisi eğitim programı geniş bir ilgi sahası ve mesleki açılım sunduğu için farklı sektörlerde çalışıp da işinden memnun olmayan bireyler de bu eğitimleri alarak yepyeni bir yaşama geçiş yapabilir ve henüz gelişen bir pazarda kariyerlerine istedikleri şekilde yön verebilirler.

Bugün Bilge Adam ISO-500 şirketleri başta olmak üzere ekonominin önde gelen birçok kurumuna da gerek nitelikli IT uzmanı ve danışmanı tedarik eden, gerekse dış kaynaklı IT çözümleriyle destek veren konumuyla bu alandaki talebi yakından gözlemliyor. Bu nedenle kurumlarda nitelikli ve konuya hakim IT çalışanlarına olan ihtiyacın her geçen gün arttığını söyleyebiliriz. Ancak ekonominin farklı segmentlerinde yaşanan gelişmeler de bilişim uzmanlarına iş fırsatları sunuyor. Örneğin, Anadolu'nun gelişmekte olan farklı kentlerinde ihracata odaklı çalışan KOBİ'ler...

DÜNYAYA AÇILAN KOBİLER
Finans sektörü başta olmak üzere ekonominin önde gelen sektörlerinde teknoloji yatırımları devam ederken, buzdağının görünmeyen yüzü KOBİ’ler, kariyerini IT alanında yapmak isteyen birçok kişi için önemli bir potansiyel oluşturuyor.

2011 yılında ihracatın yüzde 59,6’sını gerçekleştiren küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) teknoloji kullanımı açısından henüz yeterli seviyede olmadığı bilinmektedir. Buna karşılık Türkiye ekonomisi içinde KOBİ’lerin toplam girişim sayısının yüzde 99,9’unu, istihdamın yüzde 77,8’ini, maaş ve ücretlerin yüzde 51,5’ini, toplam cironun yüzde 64,8’ini ve faktör maliyetiyle katma değerin yüzde 55,5’ini oluşturduğu unutulmamalıdır.

Bu nedenle son yıllarda KOBİ’lere yapılan teşvik ve destekler kesintisiz olarak devam ediyor. Örneğin, 2012 yılında 26 bin KOBİ’ye 293 milyon TL kaynak aktarılırken 2013 yılında KOBİ’lere 300 milyon lira destek ödemesi yapılması karara bağlandı. Tüm bu destek ve teşvikler, yeni pazarlara ulaşma çabasında olan KOBİ’lerin kurumsallaşma, pazarlama ve teknoloji amaçlı yatırımlarını canlandırmayı hedefliyor.

KOBİ’ler ekonomideki ağırlıklarına rağmen teknoloji yatırımlarına açık ve bu özellikleriyle henüz yolun başında olan işletmelerdir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de KOBİ’lerin yüzde 90’ı bünyelerinde bir IT çalışanı bulundurmuyor. Sunucu kullanan KOBİ oranı ise yüzde 1-2 düzeyinde olduğu biliniyor.

Buna rağmen, KOBİ’ler arasında özellikle dış pazarlara açık çalışan ve büyüme eğiliminde olan işletmeler, IT alanında mesleğe yeni başlayanlar için iyi bir kariyer başlangıcı sağlama potansiyeline sahip görünüyor. Bazen çok büyük bir şirkette birçok uzmandan biri olarak işe başlamak yerine orta ölçekli ama rekabetçi bir şirkette yeterince bilgili bir “tek adam” olmanın da kariyer açısından ciddi avantajları olabilir.

KAMU PROJELERİNDE DE ARTIŞ YAŞANIYOR
Sadece özel sektörün değil devletin de kendi bilişim altyapılarına ciddi boyutlarda yatırım yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Son 10 yıllık süre zarfında kamuda  bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırımlar dört katına çıkarak geçen yıl 2 milyar TL’ye ulaştı. Örneğin, Fatih Projesi gibi süregiden dev kamu bilişim projelerinin arka planında sistem yönetimi vb. ihtiyaçlar nedeniyle ciddi iş imkanlarının ortaya çıkması söz konusudur. 

Örneğin, okulların bilgisayarlaşmasına yönelik süren çalışmalardan biri olan Fatih Projesi kapsamında alınacak 347 bin 367 "akıllı tahta", 13 bin 645 A3 yazıcı ve 28 bin 351 A4 yazıcı ihalesi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nda yapıldı. Bu nedenle yakın gelecekte hemen her kamu hizmeti veren kurumda büyük ölçekli projelerin hayata geçmesiyle birlikte teknik insanlara olan ihtiiyaç daha da artacaktır. Tüm devlet altyapısı bir kez dijitalleştiğinde üzerine kurulan her yeni teknoloji yönetim, bakım ve destek ihtiyaçlarını da gündeme getirecektir.

Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin bilişim okuryazarlığında ve ekonominin dijitalleşmesinde hızlı yol aldığını ve ekonominin bir bütün olarak bilişimle ilgili mesleklerde yüksek yetkinlik düzeyine sahip çalışanlara giderek daha çok ihtiyaç duyacağını gösteriyor.  Bu açıdan üniversite mezunlarının, yazılım gibi kişiye çeşitli yönlerde gelişme ve diğerlerinden farklılaşma imkanı sunan fırsatları değerlendirmesi doğru olacaktır.

BULUT EKONOMİSİ SİZİ BEKLİYOR
Bilişim sektöründe büyüme tüm dünyada tek haneli rakamlarda gerçekleşirken Bulut ortamından sunulan servisler ise çift haneli rakamlarla büyüyor. İnternet üzerinden sunulan yazılım servislerinin (SaaS) 2012’de yüzde 17,9 oranında büyüyerek 14,5 milyar dolarlık bir pazar hacmi oluşturduğu tahmin ediliyor. Gartner’ın öngörüsüne göre önümüzdeki 3 yıl sonunda pazar 22 milyar dolarlık bir hacme ulaşmış olacak. Bulut ekonomisi denildiğinde sadece Google ve Microsoft gibi devlerin sunduğu web servislerinin ötesine bakmakta fayda var. 

Genellikle internet servis sağlayıcı olarak faaliyete geçen yüzlerce şirketin Batı'da ve Türkiye'de yavaş yavaş bireylere ve kurumlara farklı web uygulamaları sunan işletmelere dönüştüğünü görüyoruz. İnternet üzerinden yazılım web servisleri sunan şirketler gibi platform hizmeti sunan (PaaS) ve hatta altyapı hizmeti sunan (IaaS) şirketlerin ortaya çıkması, iş dünyasında oyunun kurallarını da değiştirmeye başladı. 

Nasıl ki, bilişim firmaları önceleri sadece donanım satarken daha sonra entegratör olarak devreye girdiler ve katma değerli çözümlere yöneldiler. Bunun bir benzeri internet dünyasında da yaşanıyor. Kurumlar kendi olağanüstü durum senaryolarını bu servisler üzerinden hayata geçirebilirken, Büyük Veri (Big Data) gibi kavramlar, kurumsal veri altyapılarının bir bacağının da internet üzerinden yönetimini zorunlu kılıyor. Yönetilen Web Hizmetleri (Managed Web Services) bugün özellikle bilgi işlem altyapısı konusunda KOBİ tarzı firmalara teknolojiye uyum sağlama avantajı tanırken, internet ortamındaki işlerin bu şekilde derinleşmesi sertifikalı ve konuya hakim uzmanlara olan ihtiyacı da inanılmaz şekilde artırıyor. 

Dolayısıyla sertifikalı uzman olmak kişilere bir veri merkezinde yönetim, bakım ve destek ihtiyaçlarının çok ötesinde yepyeni açılımlar sunuyor. Bireysel girişimler ağırlıklı bir ekonomide böyle bir uzmanlığa sahip olmak, zaman içinde kişiye profesyonel olarak yönetim basamaklarında ilerleme olanağı vermesinin yanı sıra kendi işini kurmasına kadar giden güçlü bir kariyer patikasında yol alma anlamına geliyor. 

12 Temmuz 2013 Cuma

Bilişim Endüstrisi Bu Yıl da Hızlı Büyüyecek: Yeni İşler Kapıda!


Bilişim sektörü ekonomideki tüm dalgalanmalara rağmen bu yıl da büyümesini sürdürecek. Dünyanın önde gelen araştırma kuruluşlarından GartnerGroup’un yaptığı analizler, bu yıl, bilişim ve iletişim teknolojileri için küresel ölçekte yaklaşık 3,7 trilyon dolarlık harcama yapılacağını gösteriyor. Bu da tüm bilişim pazarının geçen yıla göre yüzde 4,2 oranında büyüyeceği anlamına geliyor. 
Büyümenin önemli bir kısmı donanım satışlarından kaynaklanıyor. Bu yıl  PC, tablet, mobil telefon ve yazıcı gibi cihazlardan oluşan donanım pazarının geçen yıla oranla yüzde 6,3 orannda büyüme ile 666 milyar dolar ciro yapması beklenirken, kurumsal yazılımlarla ilgili pazar segmenti de benzer bir büyüme eğilimi izleyecek. Krizden sıyrılmaya çalışan bir dünyada yatırımlarını sürdüren firmaların bu yıl kurumsal yazılımlara yaptığı yatırımların yüzde 6,4 oranında artış göstererek 296 milyar dolara erişmesi bekleniyor. Özellikle bu yatırımlar Big Data (büyük ölçekli verilerin iş zekası uygulamalarına dönüştürülmesi), kurumsal içerik yönetimi, veri entegrasyon araçları ve veri kalite yönetimi araçları gibi alanlarda kendisini gösterecek. 
Tüm bu öngörüler, bilişim sektöründeki büyümenin yazılım ve hizmet eksenli gelişmeye devam edeceğini gösteriyor. Peki, yazılım endüstrisinin cazibesi niçin giderek artıyor?..

İnternet bir yaşam tarzı haline geldi
Araştırmalar, insanoğlunun son 20 yılda ürettiği içeriğin, tarihin başından bu yana ürettiği içeriğe eşit miktarda olduğunu ortaya koyuyor. İnsanoğlunun ortak bilgi mirası sayısal (digital) kayıtlara dönüşürken, mevcut bilgiye erişim internet ve mobil platformlar üzerinden ve yazılımlarla gerçekleşiyor.
Bu arada internet ile birlikte yaygınlaşan bulut bilişim (Cloud Computing) platformları yazılımların birer servis olarak internet ortamından sunumunu hızlandırıyor. Mobil ödeme sistemlerinden, lokasyon bazlı pazarlama hizmetlerine kadar insanların yaşamını kolaylaştıran sayısız hizmetin adım adım internet platformlarına taşındığına tanık oluyoruz.
Bilişim sektöründe büyüme tüm dünyada tek haneli rakamlarda gerçekleşirken Bulut ortamından sunulan servisler ise çift haneli rakamlarla büyüyor. İnternet üzerinden sunulan yazılım servislerinin (SaaS) büyüklüğü Gartner’ın öngörüsüne göre önümüzdeki 3 yıl içerisinde 22 milyar dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Bunun da anlamı bu alanda daha fazla yazılım ve hizmet üretiminin gerçekleşmesidir.

Nasıl bir gelişme bekleniyor?
Kuşkusuz şu ana kadar teknolojiden yeterince yararlanamayan kurumlar, bu gelişmelerden önemli faydalar elde ediyor. Bilgi işlem yatırımları için yeterli bütçe ayıramayan şirketler, Bulut Bilişim’in sunduğu avantajlar sayesinde ihtiyaçlarına göre en uygun ödeme koşullarıyla gelişmiş teknolojilerden faydalanma imkanına kavuşuyor. Bu servislerin, yenilikçi fikir ve iş modelleriyle birlikte daha da yaygınlaşması bekleniyor. Hizmetlerdeki gelişme doğru orantılı olarak yazılım sektörüne de yansıyor.
Örneğin, KOBİ’ler bu yöntemle bugün nasıl e-posta ve web barındırma hizmetlerini servis sağlayıcılardan sağlayabiliyorsa, yarın birçok uygulamayı aynı şekilde servis olarak internetten daha hesaplı ve ihtiyacına göre kullanabilecek. Proje yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi, çalışanları ve tedarikçiler ile içerik paylaşımı ve belge yönetimi, B2B ve B2C gibi online ticaret uygulamaları, finans ve muhasebe, stok yönetimi, vb. gibi en temel kurumsal çözümler, KOBİ’ler açısından büyük teknoloji yatırımları yapmadan ancak daha geniş ölçekli servisler olarak internet üzerinden sunulabilecek.
Bugün Google, Microsoft, Salesforce.com gibi devlerin sunduğu birçok hizmet bir süre sonra çeşitlenerek yazılımın ve iş uygulamalarının tabana yayılmasını sağlayacak. Çok özel alanlardaki yazılım ihtiyaçları, yine o sektörlerde uzman yazılımevleri tarafından ancak bu kez internet üzerinden daha uygun fiyatlarla ve geniş ölçekli olarak sunulabilecek. Kendi şirketine teknoloji yatırımı yapamayan birçok kurum adım adım bu hizmetleri kullanmaya başlayacağından yazılımcılara da yepyeni iş alanları açılmış olacak. 

MCSE Sertifikasının Adaylar İçin İş Görüşmelerinde Avantajları Nelerdir?

Dünyada ve ülkemizde bilişim yatırımlarına olan ihtiyaç her geçen dakika inanılmaz ölçüde artıyor. Üniversitelerden yeni mezun olan ya da bilişim sektöründe çalışmak isteyen adayların bilişim sistemleri hakkında teorik ve pratik bilgileri daha sonra yeterli bir düzeyde güncellenemediği için, teknolojiyi üreten şirketler bilişim endüstrisinde gereken kalifiye personel açığını kendileri eğitim yoluyla kapatmayı hedefliyor.

Sektörde iş yapan şirketler, kendilerini geleceğe daha iyi hazırlamak için, yüksek know-how ve tecrübeye sahip sertifikalı Bilgi Teknolojileri profesyonellerine güveniyor. Profesyonelliği ispatlamanın en geçerli yolu bu anlamda sertifikalardır.
Küresel ölçekte iş avantajı sağlayan IT sertifikaları, özellikle teknoloji merkezli işe alımlarda ciddi bir tercih ölçütüdür. Sertifika programlarının yüksek eğitim standartları, katılımcıların güncel ve teknolojik bilgiye erişme avantajları, örnek vakalar üzerinden gerçekleşen pratik zenginliği, kişisel ve kurumsal düzeyde başarı öyküleri, bu sertifikaların pazar değerini düzenli olarak artırmaktadır.
Eğitim alanında lider kurumlardan biri olan CompTIA’nın 2011 yılında yapmış olduğu bir araştırma, teknoloji alanında işe alım gerçekleştiren yöneticilerin yüzde 86’sının, IT sertifikasyonlarını, “yüksek” ya da “orta” seviyede olmak üzere en temel öncelikleri arasında değerlendirdiğini gösteriyor.
Aynı araştırmaya yanıt veren yöneticilerin yüzde 64’ü ise IT sertifikasyon eğitimlerinin aynı zamanda adayın teknoloji konusundaki yetkinlik ve uzmanlığının önemli bir kanıtı olduğunu ifade ediyor.
Microsoft’un kendi sertifikasyon programlarının memnuniyetiyle ilgili yapmış olduğu bir araştırmada ise yine yöneticilerin büyük bir çoğunluğu (yüzde 91) işe alımda en fazla dikkat ettikleri konunun adayın sertifikasyon eğitimi olduğunu vurguluyor (Microsoft Certification Program Satisfaction Study, Nisan 2012).
Bu arada Network World dergisinin yönettiği bir başka çalışmada 700 IT network profesyonelinin fikri alınmış ve bu araştırmaya yanıt veren her 10 yöneticiden altısı sertifikasyonları sayesinde yeni bir iş sahibi olduklarını açıklıyor (Network World ve SolarWinds, IT Networking Study, Ekim 2011).
Türkiye’de de yapılan birçok araştırma iş başvurularında sertifika eğitimi almış olmanın önemli bir tercih nedeni olduğunu gösteriyor. Sertifika sahibi olmak ayrıca mesleki açıdan bilgi paylaşımı ve küresel ölçekte iş fırsatlarına erişim sağlayan bir topluluğun (MCP – Microsoft Certified Professionals) üyesi olmayı da sağlıyor.
Sertifika sınavlarını kazanmak bir anlamda uluslararası düzeyde resmi bir diploma anlamına geldiği için işverenlerin doğrudan kişiye erişmesi de kolaylaşıyor. Özetle Microsoft sertifikasyon sistemi bir endüstri standardı olduğu için potansiyel birçok iş fırsatını beraberinde getiriyor. Ayrıca yeni içeriğiyle MCSE eğitimleri en güncel teknolojiler hakkında derinlemesine bilgi sunar. 

Microsoft Sertifikalı Sistem Yöneticisi eğitimlerinin içerikleri hakkında Bilge Adam’ın ilgili sayfasından konuyla ilgili daha fazla bilgi alabilirsiniz:
http://bireysel.bilgeadam.com/bireysel/uploads/content-files/BilgeAdam_SistemRehberi.pdf

Bilge Adam MCSE eğitimleri sayfasına şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: http://bireysel.bilgeadam.com/bireysel/egitim-programlarimiz/sistem-ve-ag-uzmanligi


24 Mayıs 2013 Cuma

Adım Adım Windows Presentation Foundation'a (WPF) Giriş


WPF tasarımcı ve kodcuyu birbirinden ayırıyor

Eski form uygulamaları pixel tabanlıydı ve kodlamasında GDI+ kütüphanesini kullanıyorduk. Bu da RAM ve CPU üzerine ekstra yük bindiriyordu. WPF ise vektörel tabanlı bir teknoloji olduğu için GDI+ yerine DirectX kütüphanesini kullanıyordu ve en önemlisi artık RAM ve CPU üzerindeki yükü alıp, işlemleri ekran kartının işlemcisine ve belleğine aktardı.
Böylece uygulamalarımızın performansında gözle görülür bir artış sağlandı. (devamı için tıklayınız)
Bilge Adam Veritabanı ve Yazılım Danışmanı Orhan Atılgan'ın tasarım ve kodlamanın birbirinden tamamen ayrılmasını sağlayan Windows Presentation Foundation (WPF) teknolojisini tanıtan yazı dizisinin ilk makalesi.

Lync 2013 Kurulum Notları

Bilge Adam Bilişim Hizmetleri danışmanlarından Sistem ve Network Mühendisi Selçuk Kibar’ın kendi sitesinden adım adım Lync 2013 kurulumu...

23 Mayıs 2013 Perşembe

HTML5’in İşletmeler Açısından Artıları ve Eksileri

Bugüne kadar en iyi web standartlarından biri olarak kabul gören HTML5, web sayfalarına tasarım ve etkileşim açısından büyük bir avantaj kazandırdı. İşletmeler, kullanıcılar ve tabii ki uygulama geliştirenler açısından HTML5’in çeşitli avantajları söz konusu.

Önce uygulama geliştiriciler açısından HTML5 ne yenilikler sağlıyor, isterseniz kısaca göz atalım.
  • Uygulama geliştirenler şimdi içeriklerini, ağır kodlar kullanmak yerine “ses” veya “video” gibi etiketleri kullanarak sayfa elemanları şeklinde sayfaya sürükleyebiliyorlar. 
  • Son kullanıcı deneyimini zenginleştiren özelleştirmeler yapabildiğiniz HTML5 ile JavaScript üzerinden basitleştirilmiş bağlantılar ile çeşitli bileşenler üzerinde çok iyi bir denetim sağlayabiliyorsunuz. 
  • Flash’a güçlü bir alternatif olan Kanvas seçeneği etkileşimli çokluortam deneyimleri sunmanın yanı sıra yazılım bağımsız çalışmayı destekliyor. 
  • HTML5, çok minik ayarlamalar ve düzenlemelerle masaüstü ve mobil cihaz web tarayıcılarda iyi bir performansla çalışabiliyor. 
  • HTML5 farklı kaynaklardan içerikler çekerek muhteşem web sayfaları oluşturmanıza izin veriyor. Her katmanda sunduğu kod paylaşımı, açıklık ve erişime verdiği destek, HTML5’i kullanıcılar gözünde cazibeli, kullanışlı ve etkileşimli bir web dili haline getiriyor. 
İş dünyası açısından HTML5 ne anlama geliyor? Öncelikle HTML5 işletmeler için rahat ulaşılabilecek bir teknoloji olarak web içeriğinin oluşturulması ve yaygınlaştırılması adına çok zengin seçenekler sunuyor. İşte birkaç örnek:
  • Yazdığınız aynı kodu farklı platformlarda kullanabiliyor, böylece farklı pazar gereksinimlerine uygun tek tip çözümler üretmeniz mümkün olabiliyor. Dolayısıyla mevcut kodların bakım ve yaşam döngüleriyle ilgili maliyetleriniz de azalmış oluyor. Web tasarımcı ve uygulama geliştiriciler arasındaki yaygınlık ve bilinirliği nedeniyle HTML5, IT kaynaklarının verimli bir şekilde kullanımını kolaylaştırıyor. 
  • Farklı alanlarda çalışan IT gruplarınız böyle bir projenin farklı kısımlarından sorumlu olabildiklerinden bu tür projelerin yönetiminde de bir rahatlama söz konusu olabiliyor. 
  • HTML5 uygulamalarına yönelmek kuşkusuz bu web formatlama dilinin geleceği açısından işletmeleri yepyeni olanaklarla ve çok gelişmiş teknoloji kullanma seçenekleri ile tanıştıracaktır. 
  • HTML5 istikrarlı ve güvenilir veri saklama seçenekleri sunuyor. Buna çerezleri kullanmak yerine istemci tarafında çalışan güçlü bir SQL veritabanını kullanmak gibi seçenekler de dahil. İş amaçlı bir web sitesine erişen dahili ve harici kullanıcılar, artık çevrimdışı bir uygulama tampon belleğine (cache) sahip olmaktan son derece memnun görünüyorlar. Çünkü çevrim dışı olsalar dahi tarayıcılarına daha önce ziyaret etmiş oldukları web sayfalarını yüklemek gibi bir avantaja sahip görünüyorlar. 
  • Her geçen gün çok daha iyi mobil erişimi olan HTML5 uygulamalarının geliştirilmesi, gelecekte kurum çalışanlarının iş zekası uygulamalarına daha rahat erişmelerini sağlayacak. Çünkü HTML5 mobil cihazlarda standart bir teknoloji haline geldikçe verilerin toplanması, değerlendirilmesi ve kullanımı, tüm ortamlarda aynı hızda gerçekleşmeye başlayacak. Bu da kullanıcıların ve ekiplerin bu tür çözümler için farklı uygulamalar veya farklı cihaz türleri kullanmasının önüne geçerek ciddi anlamda verimli bir çalışma ortamı sağlayacak. 
Buraya kadar HTML5’in güllük gülistanlık durumunu anlattık fakat bazı sorunlar da bulunuyor. Şu ana kadar HTML5 teknolojisi vaat ettiği tüm özellikleri henüz hayata geçirmiş sayılmaz. Dolayısıyla bu alanda işletmelerin ve girişimcilerin HTML5 başarı öykülerine ihtiyacı var. Teknolojinin Internet Explorer ile uyumluluk açısından bazı sıkıntıları devam ederken, bu teknolojinin yaygınlaşmasında bir ilerleme sağlanması için HTML5 uygulamaları geliştirici topluluğunda daha hızlı bir büyüme arzu ediliyor.

HTML5 özellikle mobil arenanın sevdiği bir teknoloji ve bu pazarda hızlı ilerliyor. Ancak uzmanlar bunun da şu riskine dikkat çekiyor. Henüz standartlar yeni yerleştiği için hızlı geliştirilen mobil uygulamalar ileride nihai standartlara karar verildiği noktada yamalara ihtiyaç duyabilir. Bu da HTML5’in hedeflediği kesintisiz ve düzgün çalışan bir platform iddiasıyla çelişebilir.

Herkes Android ve Apple uygulamaları hakkında az çok bir şey bilse de şu ana kadar HTML mobil uygulamaların karşılaştırabileceği bir pazar oluşmadı. Buna karşılık her türlü gereksineme ve özel alanları hedeflemese de pazarda çok sayıda ve farklı HTML5 mobil uygulamaları bulunduğu biliniyor. Bunun anlamı yeni HTML5 uygulamalar için girişimcilere pazarda çok geniş bir oyun alanı kalmasıdır. Öte yandan işletmeler için kuşkusuz yeni bir teknolojiyle uygulama geliştirme, yaygınlaştırma ve uyarlama maliyetleri diğerlerine göre daha yüksek olacaktır.

HTML5 geleceğin teknolojilerinden birididir ve işletmelerin de bu anlamda kendilerine en uygun çözüm ortağını bularak bu alandaki gelişmelere kendilerini uyarlaması en doğru yoldur.

Kaynak: TheServerSide - http://gg.gg/6irc

Çalışanlar SkyDrive Pro’nun Yeni Sürümünden Memnun Kalacak

Microsoft, kullanıcıya bilgilerini ve işlerini bulutta paylaşma olanağı veren SkyDrive Pro istemcisinin yeni sürümünü yayımladı. Office 365 ve SharePoint kullanıcıları bu yeni sürüm sayesinde dosyalarını istedikleri gibi saklayabilecekler. Bu uygulama Office 365’de daha önceleri yer alan My Site özelliğinin bir yansıması olarak tekrar gündeme geliyor.

SkyDrive Pro hizmetin tüketici sürümünde bulunan birçok özelliğe sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Pro sürümü, Office 365 ve SharePoint 2013’teki verilere erişebilme avantajı ile özellikle kurumsal kullanıcılara ekip çalışması, iş akışları, metadata ve uyumluluk açısından önemli avantajlar sağlayacak.


Microsoft’un da ifade ettiği üzere yeni SkyDrive Pro istemcisi “SharePoint 2013 ve Office 365’teki SharePoint Online’ın kullanıcıları, kendi cihazları ve bulut arasında veri eşleme (senkronizasyon)  için kendi kişisel SkyDrive Pro istemcilerini kullanabilecek. Hatta Office 365’i kullanan ekipler, önemli içerikleri çevrimiçi veya çevrimdışı erişebilmek amacıyla belge kitaplıklarını kendi sistemlerine indirebilecekler.
Microsoft kuşkusuz güvenlik açısından SkyDrive Pro ile erişilen ve paylaşılan belgelerin güvenliği konusunda önlemlerini alıyor. SkyDrive Pro, harici veya dahili paydaşların gerçekleştirdiği paylaşımları Office 365 üzerindeki veya kullanıcıların kendi sunucularındaki log’lardan izleme seçeneği veriyor. Olasılıkla harici kullanıcılara görmek istedikleri dosya için bir bağlantı gönderilerek dosyanın üzerinde çalışmak yerine onu görüntüleme seçeneği sunacak.

Siz de SkyDrive Pro avantajlarından faydalanmak istiyorsanız bu bağlantıdan indirebilirsiniz.

Kaynak: The Register - http://gg.gg/6iqq

21 Mayıs 2013 Salı

CIO Olmak İstiyorsanız Siz de
Bir Yerden Başlamalısınız…

Bilge Adam Sistem Yöneticisi Meslek Rehberi’ni gördünüz mü? Günümüzün veri merkezlerinde en çok ihtiyaç duyulan çalışan profilleri ve değişen teknoloji altyapıları… Veri merkezi çalışanlarını nasıl bir dünya bekliyor… Ücretler ve bilişim mesleklerinde pazarın son durumu…

İndirmek için aşağıdaki resme veya şu bağlantıya tıklayınız….